12 Aralık 2012 Çarşamba

Bu haftasonu katılınası etkinlikler

Ne zamandır evde kod yazıyorum. Haliyle sıkılmaya başlamıştım ve sosyal etkinlikleri iple çeker olmuştum. Şansa bakın ki bu haftasonu üç etkinlik birden üst üste geldi. Fırsatım olsa (mesela gerçek hayatta clone() syscallu çağırabilsek) üçüne de katılmak isterdim ama maalesef yalnız birini seçmek zorundayım.

Hepsinin değerli etkinlikler olduğunu düşündüğümden burada biraz bahsetmek istiyorum. Bakarsınız ilerde blogun trafiği artar da hem etkinliklere hem de etkinliklerden haberdar olmayan insanlara faydam dokunur.

1) Alpar Kılınç Go Turnuvası [ODTÜ - Ankara]: Go hakkında yazmaya başlarsam çok uzun sürebilir. Zaten Türkiye'de de artık daha bilinir hale geldiğini düşündüğüm için "Go nedir?" tarzı bir yazı yazmayı gereksiz buluyorum. Merak edenler Google'a yazabilir "Go nedir?" diye.

Eğer zaten Go oynuyorsanız büyük olasılıkla turnuvadan da haberiniz vardır. Eğer haberiniz yoksa, hele ki Go'ya yeni başladıysanız, turnuvaya katılmanızı kesinlikle tavsiye ederim. Turnuva oyunları normalde oynadığınız oyunlardan çok daha yoğun, tabir caizse "intense" oluyor. Seviyeniz ne olursa olsun, oyun bittiğinde 200 küsür hamleyi tek tek hatırlayabildiğinizi fark ettiğinizde çok şaşıracaksınız. Akşam eve giderken gözlerinizi kapattığınızda Go taşları görmeye başlayınca daha da çok şaşıracaksınız.

Turnuvalar hem Türkiye'deki diğer oyuncularla tanışıp kaynaşmak için hem de daha iyi bir oyuncu olmak için elzem diye düşünüyorum. Maalesef ben bu tip şeyleri hep geç haber veriyorum. Ön kayıtlar başlamış bile, hatta ODTÜ'ye girerken sorun olmasın diye 9 Aralık'a kadar önkayıt yaptırın deniyor.

2) Ludum Dare (LD48) 25 [internet]: Senede üç kez yapılan 48 saatlik oyun yapma yarışması. Bunun hakkında daha önce başka bir blogda yazmıştım. Amacını katılımcıların oylarıyla belirlenen bir temada 48 saat içinde sıfırdan bir oyun yapmak olarak özetleyebiliriz. İki farklı katılım şekli var. Normalde 48 saat içinde kendi başınıza bir oyun yapmanız bekleniyor. Bir de "jam" versiyonu var, buna grup halinde katılabiliyorsunuz ve ekstra bir gün hakkınız daha var.

Bence etkinliğe iki farklı amaçla katılmak mümkün.

Bunlardan biri bilmediğiniz ya da kendinizi geliştirmek istediğiniz bir alanda çalışmak. Ben bugüne kadar hep bu amaçla katıldım ve gerçekten iki haftada öğrenemeyeceğim şeyleri iki günde pratiğe çevirme şansım oldu. Çalışanlar için zor olabilir ama programcı olmak isteyen öğrenciler için bence bulunmaz bir fırsat. Yalnız bu amaçla başlarsanız sonunda çalışan bir şey çıkaramayabilirsiniz. Dolayısıyla grafiker, müzisyen filan ayarlayıp sonra mahcup olmayın.

Diğer bir amaç ise zaten yarışmanın amacı olan oyun yapmak ve bitirmek. Bitirmek kısmı çok önemli. Bir konuda uzun süre çalışmak bir şey, bir projeye sıfırdan başlayıp bitirmek başka bir şey. Konu bilgisayar oyunları ya da programlama da değil. Bir ürünü zaman kısıtlarına göre sıfırdan tasarlayıp, zaman planlamasına uymaya çalışarak geliştirip, gerekirse (ki çoğu zaman gerekiyor) bazı özellikleri feda ederek tamamlamak çok önemli bir deneyim.Yalnız bu amaçla katılıyorsanız beklenmedik sürprizlerle karşılaşmamak için hangi araçları kullanacağınızı belirleyin ve elinizin altındaki araçları yeterli düzeyde kullanabildiğinizden emin olun. Hatta sırf bu amaçla yarışmadan önceki haftasonu bir ısınma turu düzenleniyor.

3) 7DX Demo Party 2012 [Boğaziçi Üni. Kuzey Kampüsü - İstanbul]: Bunu nasıl anlatabilirim ben de bilmiyorum. Wikipedia demoscene yazısı iyi bir başlangıç olabilir. Ekşisözlük'te de bir takım yazılar var. Genel bir fikir sahibi olunca tr-demoscene forumuna bakabilirsiniz. Özetle adamlar belli kaynak kısıtları altında maximum grafik performansını elde etmeye çalışıyorlar. Tabii müzik de var. Genellikle sanatsal bir kaygı gözetiliyor, hatta kimisi konulu oluyor.

Ben üç tane örnek vereyim,  bilgisayar ile ilgileniyorsanız etkileneceğinizden eminim.

1) fr-041: debris : Eğer Windows kullanıyorsanız doğrudan indirip deneyin. Son bir kaç yılda alınmış tüm PCler kaldıracaktır diye düşünüyorum. Önce bir izleyin, sonra dosyanın boyutuna bakın.

2) Second Reality: Bu DosBox filan kullanmadan çalışmadığı için YouTube linkini verdim. 1993 senesinde 386DX'te bu grafikler imkansızmış gibi geliyor. Tabii müzikler de çok başarılı. Adamlar yapmış.

3) Takoz: Yine Windows gerektiren bir demo. .com dosyasını çalıştırmak admin hakkı gerektirebilir. Bir zararı olduğunu sanmıyorum ama interruptlarla dos mode'da çizim yapıyor sanırım. O yüzden ne olur ne olmaz siz açık dosya filan bırakmayın, ekran gider gelmez belki. Tabii bu tamamen benim paranoyam. Dosya boyutu 226 byte, inanmayan assemblyden kendi derlesin.

Bir de 2000 yılından Heaven Seven var. Daha o zamanlar GPUlar, DirectX9 filan yok. Delikanlı olan kendi software renderer'ını yazıyor. Neyse ben konuya döneyim...

Parti deyince tabii insanın aklına farklı farklı şeyler geliyor. Cumartesi gecesinin ilerleyen saatlerinden bir  görüntü,  bu partinin aklınıza gelenlerden de farklı olduğunu anlamanız için yeterlidir sanırım. Neden gidilmeli, ne yapılmalı sorularının yanıtları uzun. Belki Bilgem Çakır'ın ilk partim rehberi okunabilir.

Bu etkinliklerden hangisine katılacağıma henüz karar veremedim. Hepsinin farklı güzellikleri var.

Bu arada sanırım ilk kez biraz daha kişisel konularda bir blog post yazdım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder